7 Ekim 2010 Perşembe

gece gezmelerini dusunurkene mine karakartal yazmismis..

ben de ayni sorunun cevabini hemen hemen bu siklarla ararken gordum  yaziyi, "cuk" oturdu.. henuz, esasen bayagidir bir karara varamadim dogru sikkin hangisinin olduguna dair...

"Sonra oturdum, düşündüm. Gece dışarı çıkmak, nasıl bir insanlık durumuna, nasıl bir ihtiyaca karşılık geliyor diye. Niye çıkıyoruz yani, bir yerde dikilip içki içmenin cazibesi nedir? 

Buyrunuz, kendinize uygun olanı işaretleyiniz:
a) Sosyalleşme kisvesi altında, gece boyunca karşılaşılacak potansiyel sevgililerle tanışmak için (tabii erkekler eğlence, kadınlar hayatlarının aşkını arıyor).
b) Kendimizi güzel bir hayatımız olduğuna inandırmak için. 
c) Alışveriş yapıp aldığımız kıyafetleri sergilemek için (ikonluk müessesesi).
d) Evde oturup televizyon izleyen bir “yalnız” olmadığımızı kanıtlamak için.
e) Derin depresyonları maskelemek için (kendini içkiye verip sapıtmak da olası).
f) Hepsi."


Herkesciklerin icinde birazcik f)Hepsi varmis gibi geliyor.. Kafamizda kurdugumuz hayatlari renklendirme adi altinda ya da "yalniz"liklarimizi "depresyon"larimizi ort bas edebilme adina geceleri de sosyallesme hevesiyle yanip tutusmuyor muyuz? Neden gecenin karanligi ve sessizliginde haftasonlari evde oturmak/durmak toplum tarafindan garip karsilanan bir olgu olarak dayatilmakta? Tum hafta calisip da kafa dagitmak icinse eger butun bunlar kafalar sadece gece sosyalesmesi - alkol banyolari ile mi dagilir ki? 
Pek bir ikilemlerde kaliyorum, dogru-yanlis arasinda gidip geliyorum.. Oysaki herkesin dogrusu kendineyken neden boyle hislerle kendimi mesgul ediyorum onu da bilemiyorum.
Yalnizligimin verdigi huzuru sonuna kadar savunabilmek istiyorum ama bazen o da toplumsal hareketlerin agirligi altinda ezilebiliyor, kendi kendine yenik dusebiliyor..Sanirim bunu yenmem lazim..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder